“Değişen Modanın Takipçisi Olmamız Gerek”

“Değişen Modanın Takipçisi Olmamız Gerek”

1949 yılında Ürgüp’te doğdum. Bir makine mühendisi olarak tekstil sektörüne girişim hem benim ilgim dahilinde hem de ailemin tekstille uğraşmasına dayanıyor. Çocukluğum dikiş makineleri ve kumaşların içinde geçti. Üniversite yıllarımda yazları eniştemin yanına giderek, Ayyıldız fabrikasında çalışmam tekstil sektörüne attığım ilk adımdı. Tekstile dair tüm bildiklerimi Yıldız halam, Nurşen ablam ve eniştemden öğrendim. Bugün hem TİGSAD Yönetim Kurulu Üyesiyim hem de İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) Tekstil Baş Eksperi olarak 36 yıldır bir fiil görev yapıyorum. Çok küçük yaşlarda başlayan bu hikayenin sonunda Karadayı Tekstil’i kurdum ve şirket, bugün hâlâ yurt içi ve yurt dışına üretim yapan bir marka olarak yoluna devam ediyor.

İki makineli üretimden marka olma yoluna

1950’li dönemlerde tekstil hayli zor bir sektördü. Günümüzdeki gibi gelişmiş teknolojiler, makineler yoktu ve her şey el emeğine dayanıyordu. Öyle zor bir dönemde, bir evin zemin katında, iki tane Singer makinesiyle 12 adet sütyen yapımıyla başlayan ve sonrasında Türkiye’nin önde gelen iç giyim markası haline gelmiş bir Ayyıldız’ın içinde büyüdüm. Ayyıldız markasının kurucusu olan Yıldız Hanım benim halamdı. Dolayısıyla ben Ayyıldız gibi sektörde birçok yeniliğe imza atmış bir markanın kuruluşundan markalaşmasına kadar olan tüm süreçlerine hakimim. Yıldız halam ve Nurşen ablamın yaptığı 12 adet sütyeni Sultanhamam’da bir dükkana götüren eniştem akşam tüm sütyenlerin satıldığını öğreniyor. Dükkan sahibi de satmak için daha fazla sütyen dikmelerini isteyince halam ve ablam iki makine ile gece gündüz sütyen dikmeye başlıyorlar. 2,5 yıl bu şekilde çalıştıktan sonra bu işte büyümeye karar veriyor ve Sultanhamam’daki Coşansu Han’da 10 makineli küçük bir atölyeye geçiyorlar. Buradaki atölye küçük gelmeye başlayınca yine aynı civardaki Kentoroz Han’a taşınıyorlar ve burada 20-25 makine ile işleri iyice büyütüyorlar. Artık atölyeler yetmeyince

Sektördeki firmalar, 1980 yılında markalaşma yolunda adımlar atabilseydi bugün Türkiye’nin, iç giyimde dünyaya açılmış pek çok markası olabilirdi.

1965 yılında, Zincirlikuyu’da 500 metrekarelik bir arsa alınıyor ve oraya bir bina yapılıyor. Böylece Ayyıldız, entegre bir üretim tesisi haline geliyor. Ayyıldız’ın, bu denli büyümesinde eniştem Hidayet Erdoğan ve sonradan işleri devralan ikinci kuşak Levent Çebi’nin katkıları çok büyük.

"İç giyim benim başladığım dönemin çok ilerisine gelmiş durumda”

Benim sektöre asıl girişim 1980 yılında Yeni Yıldız Konfeksiyonu’nda görev almamla başladı. Yeni Yıldız, Ayyıldız’ın müşterilerine yetiştiremediği üretim konusunda takviye olacak ortak kuruluştu. Yeni Yıldız, 1994 yılına kadar başarılı bir şekilde ilerledikten sonra ben 1994’te Ümraniye’de Karadayı Tekstil’i kurdum. Betül ve DeBora isimli çamaşır markaları olarak halen üretime devam ediyoruz, komşu ülkelere ve Anadolu’ya ihracat yapıyoruz. Bunun yanında Ayyıldız’ın distrübitörüyüz. Karadayı Tekstil olarak, Ayyıldız’ın iç giyim ürünlerini biz üretiyoruz. Teknolojinin gelişmesiyle her şeyi düz dikiş ile yaptığımız dönemlerden çok sistemli bir döneme evrildik. İç giyim, benim başladığım dönemin çok ilerisine gelmiş durumda. Şu anda iç giyimin kalıp, model, tarz olarak müşteriye sunduğu seçenekler oldukça fazla. Müşterinin istekleri doğrultusunda hızlı adımlar atmak ve dünyadaki yeniliklere ayak uydurarak değişen modanın takipçisi olmamız gerekiyor. İstanbul Sanayi Odası’nda Tekstil Baş Eksperliği de yaptığım için sadece üretim kısmına değil, pamuktan iplik bükümüne kadar işin her kolunu bilen biriyim. Bu da bana sektörde avantaj sağlıyor. Karadayı Tekstil ise şu an aile şirketi olarak ilerliyor. Şirketin As Başkanıyım fakat artık şirketi oğlum Uygar Karadayı ve eşim Münevver Karadayı beraber yürütüyor.

"Türkiye, Ar-Ge’de İtalya ve Fransa’nın rakibi oldu”

Avrupa 1960’tan 1980’e kadar kendi çamaşırını üretiyordu fakat 1980’lerde Avrupa’da üretim ve işçilik maliyeti artmaya başlayınca üretim yaptıracak ülke arayışına girdiler ve Türkiye’de karar kıldılar. Avrupa bizi; lojistik açıdan yakın olmamız ve pamuğumuzun GDO’suz olması sebebiyle tercih etti. Biz böylece Avrupa’ya fason üretim yapmaya başladık. Fason üretim yaparken işin bütün inceliklerini öğrendik fakat maalesef markalaşamadık. Türkiye’de marka olsak da bir dünya ya da Avrupa markası olamadık. Avrupa’ya fason üretimimiz 2000 yılına kadar devam etti ve firmaların bu dönemde markalaşma adına hiçbir çabası ve girişimi olmadı. Sektördeki firmalar, 1980 yılında markalaşma yolunda adımlar atabilseydi bugün Türkiye’nin, iç giyimde dünyaya açılmış pek çok markası olabilirdi. 2000 yılında karşımıza ucuz maliyetli Çin’in gelmesiyle, üretim anlamında Avrupa’dan Çin’e kayan ülkeler oldu. Avrupa, Çin’in arkasından, yine maliyeti düşük ülkeler olan Hindistan ve Bangladeş gibi ülkelere üretim yaptırmaya başladı. Avrupa için lojistik olarak avantajlı olsak da büyük adetli üretimler bu ülkelere verilmeye başladı. Bu sistem 2011 yılından sonra değişti ve çarklar artık bizim yüzümüze gülmeye başladı. KDV’si yüksek mallar yapmaya başlaması ve verdiği sözleri yerine getirmemesi sebebiyle Çin artık tercih edilen konumunu kaybetti. Türkiye’de verilen sözlerin karşılığını buluyor olması, modellerin çeşitliliği, kalite performansının yüksekliği bizim Ar-Ge olarak bu işe çok hazırlıklı olduğumuzu gösteriyor. Türkiye, Ar-Ge’de İtalya ve Fransa’nın rakibi olmuş durumda. Türkiye’yi artık herkes tanımaya başladı. TİGSAD’ın Çorap Sanyiceleri Derneği (ÇSD) ile beraber düzenlediği LINEXPO iç giyim ve çorap fuarını enternasyonal hale getirirsek, işte o zaman iç giyimde dünya çapında fuar yapabilecek bir ülke haline gelebiliriz.

“Türkiye’de ilkleri Ayyıldız yapmıştır”

1968-70’li yıllarda işleri büyütmeye kararlı olan Yıldız halam o dönem Türkiye’de üretimi olmayan mayoyu üretmek istiyor ve Almanya’dan mayo için uygun kumaş getirtiyor. Gelen kumaş çok kalın ve bizim makinelerde direkt olarak dikmeye uygun olmadığından biz kumaşları önce farklı stillerde açıyor sonra da dikiyorduk. Mayolar yapıldıktan sonra tanıtımları için bir defile yapmaya karar verildi ve Zincirlikuyu fabrikamızın salonunda müşterilerimizi çağırarak defileler yaptık. Bu defileler sadece mayo üzerineydi ve Türkiye’de yapılan ilk mayo defilesi olma özelliğini taşıyordu. Sonraki yıllarda mayo kumaşını geliştirerek yeni baskılar ve tasarımlar yapıldı ve mayonun yanında bir de bikini üretimi yapılmaya başlandı. Ayyıldız, Türkiye’de ilkleri yapan bir marka olarak her zaman yenilikler peşinde koşmuştur.

İç giyim sektörünün yeni yayın mecrası TİGSAD VİZYON'un ikinici sayısı çıktı.