Büyümemdeki Stratejik Hamle Tek Sektörde İlerleme Kararımdı

Büyümemdeki Stratejik Hamle Tek Sektörde İlerleme Kararımdı

Denizli’nin Buldan ilçesinde tekstilin içine doğdum. O zamanlar 8-10 bin olan Buldan nüfusunun yüzde 70’i dokumacılıkla uğraşırdı. Buldan’da o dönem her evde bir dokuma tezgahı olurdu ve evler hem yuva hem de iş yeriydi. Ben, beş nüfuslu bir ailenin en küçüğüydüm. Ailem, etrafımızdaki çoğu aile gibi hem dokumacıydı hem de esnaflık yapardı. Babamın dokuma tezgahlarında dokuduğumuz ürünleri, çeşitli yerlere satardık. Abilerimin ise iç piyasalarda ayrı ayrı mağazaları bulunuyordu. Ben de okuldan kalan vakitlerimde abilerime çıraklık eder; Buldan’da kurulan pazarlarda dokuduğumuz kumaşları satardım. İlkokulu bitirdikten sonra okumaya heves etmiştim; en yakın ortaokul Denizli’deydi. İki sene boyunca yatılı okuduktan sonra okulu bırakmaya karar verdim ve abilerimin yanında tam zamanlı çalışmaya başladım. 14 yaşımda evimizdeki dokuma tezgahlarını kullanmayı ve dokuma yapmayı öğrenmiştim. Benim yaptığım dokumalar, abilerimin mağazalarında satılıyordu. Öylesine iyi çalışıyordum ki, daha 15 yaşımdayken dört kalfam vardı. Bir süre bu şekilde devam ettikten sonra Buldan bize küçük gelmeye başladı ve abilerimle birlikte İstanbul’a gittik.

“Kapalıçarşı yangını yeni bir başlangıç oldu”

İstanbul’da tekstil alanında birçok girişimim oldu. 1950 senesinde bu şehre geldiğimizde, tekstilin mabetlerinden sayılan Kapalıçarşı’da bir dükkan açtık. Kapalıçarşı’daki mağazamızda toptan olarak Buldan ürünlerini satıyorduk fakat Kapalıçarşı tarihinin en büyük yangını olarak gösterilen ve söndürülmesi 28 gün süren o talihsiz olayda çok zarar gördük. Tuhaftır ki, bu kötü durum benim için yeni bir başlangıca sebep oldu. Yangından sonra abilerimle yollarımızı ayırma kararı aldık. Ben Mahmutpaşa’daki Yazgan Han’ında yeni bir mağaza kiraladım ve burada tekstili bırakarak konfeksiyon işine girdim. Tüm bunlar olurken, kafamdaki asıl düşünce kadın iç giyim ürünleri üretmekti. Bahsettiğimiz dönemde bir erkeğin kadın iç giyim işine girmesi kolay bir şey değildi. Ben de bir kombinezon aldım ve aynısını dikmesi için terzi olan eşime götürdüm. Bunun gibi birkaç ürün daha diktikten sonra bu işe girdim. O dönem sürekli üretim yapıyorduk ve Türkiye’nin her yerine ürün satıyorduk. Bu arada aile tezgahlarında ve dükkanlarında geçirdiğim başarılı öğrenme süreçleri sayesinde ürün kesmeyi, makine kullanmayı ve makine tamirini iyi bildiğimden işimin hem üretim hem de satış ayağında yer alabilmem kolay oldu. O iş bana yetmeyince, önce triko ardından da pardösü işine girdim fakat üç işin bir arada yürümediğini gördüm çünkü hepsine yetişemiyordum. Benim iş ahlakıma ve felsefeme göre, bir tam ve kaliteli iş, onlarca yarım işten yeğdir. Bunun üzerine tek bir iş kolunda hareket etmem gerektiğini fark ettim. Bir işte en iyisini yapmak ve en iyisi olmak istiyorsan sadece ona ağırlık vermelisin. Diğer kollara bölündüğünde ortaya iyi bir iş çıkaramazsın. Yaşadıklarım bana bu çok değerli tecrübeyi kazandırdı. Nihayetinde, sadece çamaşır işinde devam ederek büyüdüm ve şu an sektörün önde gelen aktörleri arasında yer alabildim. Verdiğim bu kararın ne kadar doğru olduğunu kısa süre içinde meyvelerini alarak deneyimledim. Mahmutpaşa’da işler iyice ilerlemişti ve yedi katlı handaki mağazaların hepsini kiraladığım halde sığamaz duruma gelmiştik. Samatya tarafında dört katlı bir binaya taşındık. Ardından bu büyümeye bir yenilik katmaya karar verdim. O güne dek sadece iç pazara satış yapıyorduk ancak artan üretim hacmi, kalitemiz ve bilinirliğimizi referans alarak Avrupa’ya müşteri aramaya gittim. Lisan bilmeden ve kimseyi tanımadan koyulduğum bu macerada ilk zamanlar epeyce zorlandım ancak bunun da üstesinden geldim. Zamanla Avrupa’ya hayli mal sattık. Şunu net bir şekilde ifade edebilirim ki, şu an bulunduğumuz konum, 1950-65 arasındaki sabırlı, kararlı, azimli ve istekli çalışmalarımızın eseridir. Benim hep aile şirketini kontrol altında tutarak, aile düzenini bozmadan beraberlik içerisinde yaşama ve çalışma isteğim vardı ve bunun için çok çaba gösterdim. İşlerimi sağlam temeller üzerine kurmaya çalıştım ve 1950’li yıllara dayanan Ferah Grup, bugün dünyanın birçok ülkesine ihracat yapan bir marka haline geldi.

Şu an işleri oğullarım ve torunlarımla beraber devam ettiriyoruz. Koşullar farklı olsa da onların sınavı da benim 1950’lerde verdiğim ile aynı: Sürekli üzerine koyarak çalışmak.

“Yol haritamız üzerine koyarak çalışmak”

Bugün firma olarak geldiğimiz noktada, o önemli kararı vermemin altındaki temel sebep en iyisini, en düzgününü yapmak olsa da bunu harekete geçiren dürtü çalışma arzum ve iş ahlakımdı. Üzerine sürekli yeni şeyler katarak çalıştım ve hep öğrendim. Başarımdaki en önemli nedenin bu olduğunu düşünüyorum. Şu an işleri oğullarım ve torunlarımla beraber devam ettiriyoruz. Koşullar farklı olsa da onların sınavı da aynı: Sürekli üzerine koyarak çalışmak. Zorlaşan rekabet koşullarında ayakta kalabilmenin sırrı katma değer yaratmaktan geçiyor. Sektör her geçen gün büyüyor, aktörlerin sayısı artıyor. Bir adım önde olmak için yenilikçi, girişimci ve hep çalışıyor olmanız lazım. Şunu ifade etmeliyim ki, tüm bunlar Ferah Grup’un DNA’sına ilk zamandan işlenmişti.

İç giyim sektörünün yeni yayın mecrası TİGSAD VİZYON'un ikinici sayısı çıktı.